Afrodisias`ın Gizli Büyüsü

0
28

Adını Aşk ve Güzellik Tanrıçası Afrodit’ten alan Afrodisias antik kenti, Aydın’ın Karacasu ilçesi yakınlarında yer alıyor. Afrodisias, kutsal bir ibadet yeri olmasının yanında önemli bir kültür ve felsefe merkezi olarak Helenistik döneme damgasını vurmuş. Antik kentin tanıtılması ve korunması için kurulan Geyre Vakfı, çalışmalarını sürdürüyor rose festival tour.

Roma İmparatoru Augustus’un “Tüm Asya’dan kendime bu; kenti seçtim” dediği Afrodisias, mermeriyle ünlü bir antik kent. Zengin mermer yataklarına sahip olması ve mermerinin kalitesi, burada bir heykeltıraşlık okulunun kurulmasına ve Afrodisias’ın yüzlerce yıl boyunca bir heykeltıraşlık merkezi olarak tanınmasına neden oldu. Roma’da büyük beğeni toplayan Afrodisias heykelleri burada yapılarak Efes’ten Roma’ya ulaşmak üzere gemilere yüklendi. Yan saydam Karya mermeri ve heykeltıraşların el işçiliği 600 yıl boyunca Afrodisias’a şöhret ve zenginlik getirdi. Lawked Sarcophagi gibi gezgin tacirler sayesinde Afrodisiaslı heykeltıraşların ünü Afrika’ya, Bizans’a, Ürdün ve Roma’ya kadar yayıldı. Bu sanatçıların yaptıkları büst ve heykeller lüks villaları süsledi. Kent, zamanla heykel başta olmak üzere güzel sanatların merkezi haline geldi. Spor karşılaşmalarıyla gladyatör dövüşlerinin yapıldığı 30 bin kişilik stadyumu, agorası ve tapınağıyla Afrodisias 10-15 bin kişinin yaşadığı bir kültür ve sanat merkeziydi.

Akdeniz’in en iyi korunmuş antik stadyumuna sahip Afrodisias’ın 8 bin kişilik tiyatrosunun tepe galeriden izlenen manzarası görülmeye değer. Yıllar geçmesine rağmen Âfrodisias yok olmadan zamana direndi ve ünü bir efsane haline geldi. Günümüzde anıtları ve heykelleri, bağışlar ve sponsorluklar sayesinde arkeologlarca restore edilerek yeniden bayat buluyor. Afrodisias’a ilk yerleşim MÖ 6000’lerde gerçekleşmiş. Kentin en parlak dönemi ise MÖ 2. yüzyıla denk geliyor. Afrodisias’ın bir özelliği de dikine şehircilik anlayışının örneklerinden birini oluşturması. Günümüzde bu tip şehirleşme New York’ta görülüyor Gladyatörler.

34 yıldır kazılıyor

Kentte halen devam eden kazılar 1961 yılında başladı. Bu kazılan başlatan ve 30 yıl boyunca başkanlığını yürüten isim, New York Üniversitesi Klasik Arkeoloji bölümünde hoca olan ancak 1990 yılında vefat eden Prof. Kenan T. Erim. Ölümüne dek kariyerini Âfrodisias’a adayan Kenan Erim, vasiyeti üzerine özel izinle yıllarca restorasyonunu üstlendiği Tetrapylon’un yanma defnedildi. Günümüzün en önemli Greko-Romen sitlerinden biri olan Âfrodisias’ın varlığını sür-dürmesi büyük ölçüde Kenan Erim’in kararlılığı sayesinde gerçekleşti.

Yunan ve Roma dönemine ait arkeolojik sitlerin en önemlilerin-den biri olan Âfrodisias antik kenti, 520 hektarlık bir alanı kaplıyor. Paha biçilemeyen sayısız kalıntının merkezi olan Âfrodisias, MÖ 2. yüzyılın sonlarında Augustus’un koruması altına girdikten sonra zamanının dinsel, kültürel ve entelektüel merkezi olarak ün kazandı. Kent, din adamlarıyla birlikte kalabalık bir edebiyat ve güzel sanatlar zümresini ağırlıyordu. MS 3. yüzyılda Romanın başkenti seçilen Âfrodisias bir yüzyıl boyunca başkent olarak kaldı. MS 4. yüzyılda ise piskoposluk merkezi haline geldi. MS 7. yüzyıla dek canlılığını koruyan kent, 11. ve 12. yüzyıllarda Selçuklu ve Osmanlı Türklerinin Anadolu’ya gelişiyle pek çok kez el değiştirdi ve zamanla önemini yitirdi. Nice tarihi zenginliğe yüzyıllarca ev sahipliği yapan kent, 14. yüzyılda tamamen boşaltıldı.

Afrodisias’ın ilginç keşfediliş öyküsü ise 1958’e dayanıyor. Ünlü fotoğrafçı Ara Güler, Anadolu’yu fotoğrafladığı gezileri sırasında yolunu kaybederek bir köyde gecelemeye karar verir. Gün ağarıp da köyün kahvesine uğradığında kahve duvarlarının antik taşlar, masalarının antik sütunlar olduğunu görür. Dışarı çıktığında tuğlalarının arasına mermer sütun sıkıştırılmış evlerle karşılaşan Güler, gördüklerinden etkilenerek gün boyu fotoğraf çeker. Istabul’a döndüğünde çektiği fotoğrafları İstanbul Arkeoloji Müzesine götürür. Buradan bir yetkili de fotoğrafları Princeton Üniversitesinde ders veren Kenan Erime gönderir. Fotoğraflardan çok etkilenen Erim, İtalya’da bulunduğu kazıdan Geyre’ye gelir ve Afrodisias’a âşık olur. Hayatının sonuna kadar da burası için çalışır.

Geyre Vakfı’nın gayretleri

1987’de kurulan Geyre Vakfı, antik kent Afrodisias’ın arkeolojisi üzerine yapılacak bilimsel araştırmaları ve incelemeleri desteklemek, bu amaçla kurslar vermek; yurtiçi ve yurtdışında bilimsel konferanslar düzenlemek, katılımcılar bulmak; Afrodisias kazılarından elde edilen eserlerin tanıtılması amacıyla yurtiçi ve yurtdışında sergiler açmak; Afrodisias’ta yapılan çalışmalarla ilgili olarak resmi merciler ile işbirliği yaparak her türlü bilimsel, maddi ve manevi yardımda bulunmak; bu çalışmaların yürütülmesini sağlayacak personelin yetiştirilmesine yardımcı olmak amacıyla kuruldu. Vakıf, Afrodisias’ta yeni bir müze kurulmasına da önayak oldu. Bu çabanın ne-deni ise 1979’da kurulan eski müzenin kapasitesinin yetersiz kalması.

Kentte devam eden kazılarda gün ışığına çıkan buluntular, frizler yeni müzenin henüz inşa edilmemiş olması nedeniyle şu anda bir depoda tutuluyor. Amerikalı ünlü mimar Cesar Pelli’nin tasarımını yaptığı yeni müze projesinde altı sergi salonunun yanı sıra, paha biçilmez Sebasteion panolarının aslına uygun şekilde sergileneceği uzun bir galeri yer alıyor. Bugün kazı ve restorasyon çalışmaları New York Üniversitesi himayesinde; Oxford Üniversitesi Lincoln Kürsüsü’nde klasik arkeoloji ve sanat profesörü olan R.R.R. Smith ile New York Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsünde görev yapan Prof. Christopher Ratte’nin ortak yönetimi altında sürüyor.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz