Nasıra’daki tüm hemşerileri gibi

0
36

Öte yandan İsa herhalde Nasıra’daki tüm hemşerileri gibi, ancak belli bir ölçüde okuyup yazabilmektedir. Sinagogda yaşlılar ona Tora’daki hikâyeleri ve peygamberlerin kehanetlerini anlatmış, o da bunları ezberlemiş olsa gerek.

Peki ama alışılmadık olan nedir? İsa’yı nihayetinde Nasıra’nın dışına kim ya da ne sürükler? Orada geçirmiş olduğu yaklaşık 30 yıl boyunca onu neler şekillendirir?

Sadukiler ve rahipler hiçbir zaman ne Nasıra’yla ne de sakinleriyle ilgilenmemiştir. İsa sonraları Ferisilerin şiddet yanlılığını hep eleştireceğinden onlara yakın durmuş olması da muhtemel değil.

İsa, Essenli mi olmuştur? Dini ideallerle dolup taşan Celileli genç adamın yolunun Nasıradan Lût Gölüne, yazıları incelediği Kumran’a düşebilmiş olması dikkate değer bir düşünce. Gerçekten de Essenliler, İsa’nın da sonradan vaaz edeceği gibi, Tanrı’nın çok yakındaki hükümdarlığına inanırlar. Ne var ki çok yakın, yakın gelecektir onlar için; İsa’ya göre ise Tanrı’nın hükümdarlığı başlamıştır. Ve Essenliler için tapınak, rahiplik, dinsel arılık önemlidir ki bunlar İsa’nın daha ziyade kayıtsız kaldığı konulardır. Essenliler kendilerini arı olanların elit tabakası olarak görürler, buna karşın sonraları İsa arı olmayanlara, bedel ödeyenlere ve fahişelere yönelecektir.

Yoksa aslında bir Zelot muydu? Bu politik gayretkeşler de yoksullara, aşağılananlara umut vermektedir. Ve tıpkı İsa gibi, onlar da din uğruna canlarını feda etmeye hazırdırlar. Ancak bunun için savaşırlar ve öldürürler – İsa’nın ne pahasına olursa olsun reddettiği bir şey.

Markos

İsa aldığı radikal tutuma hayatının koşulları yüzünden mi zorlanmıştır? Meslektaşları arasında tartışmalara yol açan dinbilimci Gerd Lüdemann, en eski İncil’deki bir pasajı böyle yorumluyor. Markos (ki kendisi İsa’nın doğumu ve gençliği üzerine tek kelime etmez), İsa’nın sonradan Nasıra’da nasıl vaaz verdiğini ve o zamanki hemşerilerinin ona «Meryem’in oğlu» dediklerinden söz eder. Alman araştırmacıya göre bu dikkat çekici bir göstergedir, çünkü o dönemde alışılagelen, babaya atıfta bulunmaktır. Bu nedenle mi yoksa İsa Nasıra’da Yusuf’un oğlu olarak anılmaz?

Gayri meşru bir çocuk mudur, annesi doğumu sırasında henüz evlenmemiş midir? Nasıralılara göre bu, evlilik öncesi günahın işareti olurdu. Böyle bir şey, İsa’nın ufacık bir köyde herkes tarafından dışlanmasına yol açmaz mıydı? Ve bu, sonraları neden dışlanmış kişilere yöneldiğini ve elit tabakaya neden bu kadar açık şekilde karşı çıktığını açıklamıyor mu?

Kesin olan tek olgu, îsa’nın muhtemelen 28-29 yaşlarında hayli alışılmadık bir şey yaptığı: Ailesini terk eder. Yusuf bu sırada muhtemelen ölmüştür, en azından bundan sonra İncillerde sözü edilmez. Ama baba öldüğünde, en büyük oğul annesi ve kardeşlerine bakmakla yükümlüdür.

Ailesini bu durumdayken terk eden, dördüncü emri çiğnemiş ve dönemin anlayışına göre bir katil ya da zina yapan biri kadar ahlaksız ve pervasız davranmış olur. Özellikle erkek kardeşleri İsa’nın bu davranışını affetmemişe benziyor.İsa tanınmaya başlanınca, Markos’un aktardığına göre, «aile üyeleri ortaya çıkıp onu durdurmak ister; şöyle derler: Aklını kaçırdı».

Read More about Fransiskenler kilisesi

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz